Nathaniel Rich’in 2016 yılında New York Times’ta yayınlanan “DuPont'un Kabusu Olan Avukat” adlı makalesinden yola çıkılarak gerçek bir olaydan uyarlanan filmi izlerken kendinizi, güvendiğiniz kurumların dürüstlüğünü ve şirketlerin kendi çıkarlarını korumak için ne kadar ileri gidebileceğini sorgularken bulacaksınız.
Saygı duyulan bir şirketin her birimizi onlarca yıl kasıtlı olarak zehirleyebileceği gerçeği gün ışığına çıkarılırken adalet mücadelesinin hiçbir zaman kolay olmadığı mesajı da unutulmamış.
Hikayenin konusu aslında bize çok da yabancı olmayan bir ürüne dayanıyor; Teflon. DuPont tarafından keşfedilen bu sentetik polimerin korkunç gerçeği, neden hala ürünü kullandığımız hakkında film boyunca soru işaretleri bırakıyor.
Film; hayvanlarının ölümü ve çiftliğindeki diğer anormallikleri fark eden öfkeli bir çiftçinin yardım için avukatımız Rob Bilott’a danışmasıyla başlıyor. Çiftçiye göre, tüm inekleri yakındaki bir kimya tesisinden dolayı zehirlenmektedir. İşi DuPont gibi büyük kurumsal şirketleri savunmak olan Rob’ın bu sefer kendisini karşı tarafın yanında konumlandırması filmi heyecanlı kılan detaylardan birisi.
Bir gerilim filminin estetiğiyle birleşmesi ile basit bir olay anlatımından uzak olan bu film, ilk bakışta tipik bir hukuk draması gibi görünse de kıyamet senaryolarını andıran sinematografisi ile sizi film boyu içine çekecek bir deneyim sunuyor.
Öyleyse arkanıza yaslanın ve sizi düşündürecek, rahatsız edecek ve içinde yaşadığımız dünyayı sorgulamanıza neden olacak bir film olan Dark Waters'ı izlemeye hazırlanın.