Kamuoyunda 8. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde öngörülen başlıca düzenlemeler şu şekilde:
6698 SAYILI KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU’NA GELEN DÜZENLEMELER
8. Yargı Paketi teklifi ile Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 6,9 ve 18. maddelerinde değişiklik öngörülmüş ve Geçici Madde-3 eklenmiştir:
• KVKK m. 6 => Bu maddenin 3. fıkrasının mevcut halinde ilgilinin açık rızası aranmaksızın özel nitelikli kişisel verilerin işlenebileceği istisnai hallere yer verilmektedir. Bu hükümde öngörülen değişiklik ile özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları genişletilmiştir. Şöyle ki yapılmak istenilen değişiklikle birlikte aşağıda sayılan hallerde özel nitelikli kişisel veriler işlenebilecektir:
a. İlgili kişinin açık rızasının olması,
b. Kanunlarda açıkça öngörülmesi,
c. Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin, kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması,
ç. İlgili kişinin alenileştirdiği kişisel verilere ilişkin alenileştirme iradesine uygun olması,
d. Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için zorunlu olması,
e. Sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlarca, kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi ile sağlık hizmetlerinin planlaması, yönetimi ve finansmanı amacıyla gerekli olması,
f. İstihdam, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler ve sosyal yardım alan hukuki yükümlülüklerin yerine getirilmesi için zorunlu olması,
g. Siyasi, felsefi, dini veya sendikal amaçlarla kurulan vakıf, dernek ve diğer kar amacı gütmeyen kuruluş ya da oluşumların, tabi oldukları mevzuata ve amaçlarına uygun olmak, faaliyet alanlarıyla sınırlı olmak ve üçüncü kişilere açıklamamak kaydıyla; mevcut veya eski üyelerine ve mensuplarına veyahut bu kuruluş ve oluşumlarla düzenli olarak temasta olan kişilere yönelik olması, halinde mümkündür.
• KVKK m. 9 => Kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasına ilişkin bu madde bakımından 11 fıkradan oluşan baştan sona bir değişiklik istenilmektedir. Teklifte; mevcut düzenlemeler çerçevesinde yurt dışına veri aktarılmasının, uygulamada sadece ilgili kişilerin açık rızalarının alınmasına bağlı hale gelmiş olduğu belirtilmiş. Bu durumun ise “ticari hayatta hemen hemen her şirket ve gerçek kişi tarafından sıklıkla kullanılan ve sunucuları yurt dışında bulunan ve çoğu bulut tabanlı yazılım ve uygulamaların hukuka uygun olarak kullanılabilmesini neredeyse imkânsız hale getirdiği” ve Türkiye’de yapılacak yatırımları da engelleyici bir hal aldığından söz edilmiş. Mevcut sistematikte kural, kişisel verilerin istisnalar haricinde ilgili kişinin rızası olmaksızın yurt dışına aktarılamamasıydı. Değişiklik teklifinde ise bu sistem ortadan kaldırılarak, Kurul tarafından verilecek “yeterlilik kararı” ile yurt dışına veri aktarımının yapılması ve yeterlilik kararı bulunmaması halinde ise yine teklifte kanunda yer alması öngörülen bazı güvencelerin bulunması halinde kişisel verilerin yurt dışına aktarılabilmesini öngören bir sistem getirilmek istenilmektedir.
• KVKK m. 18 => “Kabahatler” yan başlıklı maddenin 1. fıkrasına beşinci bir hal olarak “9. maddenin beşinci fıkrasında öngörülen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler hakkında 50. 000 Türk Lirasından 1.000.000 Türk Lirasına kadar, idari para cezası verileceği” şeklinde (d) bendinin eklenmesi istenilmektedir. Böylelikle bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi de bir kabahat olarak düzenleme altına alınmış olunacaktır. Aynı zamanda 18. maddenin 2. fıkrasında düzenlenen idari para cezalarının kimler hakkında uygulanacağına ilişkin de bir değişiklik yapılmak istenilmektedir. Düzenlemenin mevcut halinde idari para cezaları veri sorumlusu olan gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında uygulanır. Yeni eklenmesi istenilen (d) bendindeki idari para cezasının ise veri sorumlusu veya veri işleyen gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında uygulanacağı yönünde de bir ekleme yapılmak istenilmekte. Ve son olarak 18. maddenin 3. fıkrasına, Kurulca verilen idari para cezalarına karşı, idare mahkemelerinde dava açılabileceği yönünde ekleme yapılmak istenilmekte.
• KVKK Geçici Madde-3 => “GEÇİCİ MADDE 3- (1) 9. maddenin bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilmeden önceki birinci fıkrası, maddenin yürürlüğe giren değişik haliyle birlikte 1/9/2024 tarihine kadar uygulanmaya devam olunur. (2) 1/6/2024 tarihi itibariyla sulh ceza hakimlerinde görülmekte olan başvurular, bu hakimliklerce görülmeye devam olunur.”
2004 SAYILI İCRA VE İFLAS KANUNU’NA GELEN DÜZENLEMELER
8. Yargı Paketi Teklifi ile İcra ve İflas Kanunu’nun 19,309 ve 364. maddelerinde değişiklik öngörülmüştür:
• İİK m. 19 => “Müddet hafta tatili olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta içindeki karşılık gelen günde biter.” cümlesinin eklenilmesi istenilmektedir. Böylelikle Kanun’da hafta olarak belirlenmiş süreler için sürenin bitim tarihinin netleştirilmesi amaçlanmaktadır.
• İİK m. 309/p => Bu hükümde yapılmak istenen değişiklik ile maddeye istinaf yolunun eklenmesi amaçlanmıştır. Düzenlemenin kabulü halinde istinaf mahkemelerine sermaye şirketlerinin ve kooperatiflerin yeniden yapılandırılması sürecinde tasdik ve ret kararlarına karşı başvuru yolu açılmış olacak. İstinaf başvuru süresi ise ret veya tasdik kararının tebliğinden itibaren 2 hafta olacak.
• İİK m. 364 => Temyiz yoluna başvuru süresi istinaf kararının tebliğinden itibaren 2 hafta olarak belirlenmiş. Bu maddede yapılmak istenen değişiklikle birlikte temyiz yoluna başvuru sürelerinde yeknesaklık sağlanması amaçlanmaya çalışılıyor.
5271 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNU’NA GELEN DÜZENLEMELER
• Kanun yoluna başvuru süreleri => Kanun yollarına başvuruda öngörülen süreler ve bu sürelerin başlangıcındaki tefhim ve/veya tebliğ tarihi ayrımı kaldırılarak yeknesak bir düzen sağlanması amaçlanmıştır. Mevcut mevzuat hükümlerimiz nezdinde hukuk davalarında tebliğden itibaren iki hafta ve ceza davalarında tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmektedir. Kanun teklifinin kabulü halinde ise hukuk veya ceza davası olması fark etmeksizin kanun yoluna başvuru süresi kararın tebliğinden itibaren 2 hafta olacak. Bu doğrultuda da CMK madde 283 ve madde 291’de yer alan düzenlemelerin, “kanun yoluna başvuru süresinin hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren 2 hafta olacağı” yönünde değişiklik önerisinde bulunulmuş.
• Uzun yargılamalardan kaynaklı tazminat talepleri => Uzun süren, makul sürede sonuçlandırılmayan yargılamalar, makul sürede yargılanma hakkını ihlal etmektedir. Bu ihlal karşısında da ilgilinin uzun süren yargı süreçleri sebebiyle uğradığı manevi zararların tazminini talep etmesi mümkündür. Diğer yandan Anayasa Mahkemesi’ne (“AYM”) başvurabilmek için kanunda öngörülmüş idarî ve adlî başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerekir. Oysaki bahsettiğimiz manevi zararların tazminine yönelik herhangi bir idarî ya da adlî başvuru yolu bulunmadığından uygulamada bu tür zararların tazmini için doğrudan AYM’ye başvurulmaktadır. Bu durum ise AYM’de ciddi bir iş yükü oluşturmaktaydı. Kanun teklifi ile hem bu iş yükünün azaltılması hem de mağdurlar bakımından daha hızlı ve etkili sonuç alınabilmesi bakımından yeni bir başvuru yolu oluşturulmaya çalışılmıştır. Buna göre, uzun yargılama süreleri ile ilgili manevi tazminat talepleri, Anayasa Mahkemesi'nden (AYM) önce Adalet Bakanlığı'na bağlı Tazminat Komisyonu'na yapılacak.
• Adli para cezalarının tutarlarında değişiklik => Adli para cezalarının alt ve üst sınırları artırılarak; alt sınırın 20 TL’den 100 TL’ye, üst sınırın 100 TL’den 500 TL’ye çıkarılması istenilmektedir. Özellikle enflasyon nedeniyle ortaya çıkan değer farkı, ilgili tutarları caydırıcı kılmaktan da uzaklaştırmıştı. Suçla daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla tutarların artırılması yoluna gidilmiş.
• HAGB kararına karşı istinaf yoluna başvuru => Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) kararının ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi halinde temyiz yoluna gidilebilecek. Mevcut düzende HAGB kararlarına karşı sadece itiraz kanun yolu öngörülüyordu. Uygulamada da zaman zaman beraat kararı verilmesi gerekirken HAGB kararı verilen hallerle karşılaşılabiliyordu. Bu durumlarda ise kişinin başvurabileceği bir yol bulunmuyordu. Ancak teklifin kabulü halinde, HAGB kararına karşı istinaf kanun yolu açılmış olacağından, ilgililer bakımından yeni bir imkân doğacaktır.
• Ceza infaz süresinde kısıtlılık => Mevcut düzende hapis cezasının infazı aşamasına geçen kişilere doğrudan – isteğine bağlı olmaksızın – vasi atanmaktadır. Teklifte öngörülen düzenlemede ise hapis cezasının infazı, re’sen vasi atama sebebi olmaktan çıkarılması istenilmektedir. Buna göre teklifin kabulü halinde, kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanacak veya kendisine kayyum atanacak. Toplam 5 yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi ise, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya mal varlığının korunması bakımından gerekli görülmesi halinde kısıtlanabilecek.
• Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme düzenlemesinde değişiklik => 2023 yılının sonlarına doğru, “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” düzenlemesi Anayasa’ya aykırı bulunarak AYM tarafından iptal edilmişti. İptal sebebi; hükmün, kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımamasıydı. Bu fiile yönelik ceza verilebilmesi için suçun tanımının kanunilik ilkesi uyarınca belirli ve öngörülebilir olması gerektiğine hükmetmişti. Yeni teklif ile örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiilinin ayrı bir suç olarak ve ayrı bir maddede düzenlenmesi istenilmektedir. Aynı zamanda teklife göre; Devlet güvenliğine ve anayasal düzene karşı işlenen suçlar bakımından, silahlı örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.
Bunların haricinde, yine torba kanun teklifinin bir örneği olan 8. Yargı Paketi’nde, emeklilere verilen bayram ikramiyesinin 2 bin TL’den 3 bin TL’ye çıkarılmasına ilişkin teklifin de yer aldığı görülüyor. Yargılamaya ilişkin hususların düzenlendiği bu teklif dahilinde, emekli ikramiyesi hususuna da yer verilmesi ilginç olmakla birlikte, bilginize sunarız.
8. Yargı Paketi Taslağına buradan ulaşabilirsiniz.