İlgili başvuru kısaca TMK m.27/2’de yer alan “Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilan olunur.” hükmünde “ilan” şeklinin ve kapsamının düzenlenmemiş olması ile ilgili.
Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi adın değiştirilmesi talebiyle açılmış bir dava nezdinde itiraz konusu kural olan TMK m.27/2 hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğu sonucuna vardı ve kuralın iptali için AYM’ye başvurdu. Mahkemenin başvuru gerekçeleri ise şu noktalarda toplanıyordu:
- - İlgili hükümde adın değiştirilmesine ilişkin mahkeme kararının ne şekilde ilan edileceğine ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmaması,
- - Uygulamada ilgili kararın hüküm fıkrasının gazetede ilan edildiği göz önünde bulundurulduğunda ilanın bu şekilde yapılmasıyla kişinin önceki adı, şimdiki adı, anne ve baba adı, nüfusa kayıtlı olduğu yer ve doğum tarihi gibi kişisel verilerinin herkes tarafından bilinebilir hale gelmesi,
- - Adın değiştirilmesi ilanına herhangi bir hukuki sonucun bağlanmaması (Çünkü adın değiştirilmesinden zarar görenlerin dava hakkı ilandan değil öğrenme tarihinden itibaren başlıyor),
- - İlan usulünün dava giderlerini artırması.
İlgili başvuru nezdinde özellikle kararın hüküm fıkrasının ilanıyla isim değişikliği başvurusu yapan bireyin kişisel verilerinin aslında herkesçe bilinebilir hale gelmesi önem arz ediyor. Çünkü TMK m.27/2 hükmü ilanın ne şekilde yapılacağını veya içeriğinde hangi bilgilerin olması gerektiğini belirtmiyor ve bu belirsizlik en temelde herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına aykırı bir durum oluşturuyor.
AYM ilk önce bir kişinin adının kişisel veri niteliğinde olduğunu saptadı ve ilgili kuralın da Anayasa’nın 20.maddesinde yer alan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sınırlama getirdiğini belirtti. Bu noktada bir sonraki aşamada Anayasa’nın 13.maddesi kapsamında bir değerlendirme yaparak sınırlamanın demokratik toplum düzenine ve en temelde ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığını ele aldı. Anayasa’nın 20.maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği belirtildi. Fakat kanun ile yapılacak bu sınırlamanın şeklen var olması değil aynı zamanda kuralların keyfiyete izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olması gerektiği vurgulandı.
Neticede, isim değişikliğine dair mahkeme kararının ilan edilmesi sürecinde; ilanın kapsamının ne olacağı, ilanda kişisel veri mahiyetinde hangi bilgilere yer verileceği ile ilanın şekil ve usulü konusunda herhangi bir düzenleme yapılmadığı sonucuna varıldı. Diğer bir anlatımla ilgili kuralda sadece isim değişikliğinin ilan edileceği düzenlenmiş ama bunun nasıl olacağına ve ilanda hangi bilgilerin bulunması gerektiğine yer verilmemiş.
Sonuç olarak, ilanda yer alacak bilgilerin neler olduğuna ve bu bilgilerin kapsamında keyfiliği önceleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir bir kanuni güvenceye yer verilmediği değerlendirildi. Bu sebeple de isim değişikliğinin ilanında kişisel veri niteliğindeki bilgilerden hangilerinin kullanılacağına, bu bilgilerin ilanda nasıl yer alacağına yönelik güvencelerin ve temel ilkelerin kanunla belirlenmemiş olması Anayasa’nın 13. ve 20.maddelerine aykırı bulundu. Yani, özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldı.
Bunların ışığında TMK m.27/2 hükmünde yer alan “…ve ilan…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olması sebebiyle 9 ay sonra yürürlüğe girmek üzere iptal edilmesine karar verildi. İlgili hüküm 16.02.2025 tarihinde iptal edilmiş olacak.
İlgili kararın detayları için tıklayınız.