“Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” düzenlemesi Anayasa’ya aykırı bulundu

Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesinin 6. fıkrası, Anayasa'ya aykırı bulunarak dört ay sonra yürürlüğe girmek üzere iptal edildi.

  • Beril Güçlü

  • Aralık 08, 2023

“Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” düzenlemesi Anayasa’ya aykırı bulundu

Olay: Sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte “örgüt adına suç işleme” suçundan açılan davalarda itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler, hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu.

İptal Talebi: Başvuru kararında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 220. maddesinin 6. fıkrasının birinci cümlesinin iptali talep edildi. İtiraz gerekçesi, silahlı örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçunun düzenlendiği itiraz konusu kuralın kamu gücünü kullanan organların keyfi davranışlarının önüne geçecek ve kişilerin hukuku bilmelerine yardımcı olacak şekilde erişilebilir ve öngörülebilir olmadığı, kuralda belirlilik bulunmamasının hukuk devleti ile suçta ve cezada kanunilik ilkeleriyle bağdaşmadığı idi. Hükmün, Anayasa’nın 2., 13. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürüldü.

İptali İstenen Hüküm: TCK’nın 220. maddesinin 6. fıkrası: “… (6) (Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Ek cümle: 11/4/2013-6459/11 md.) Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır…”

Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi: AYM öncelikle 6 numaralı fıkranın uygulanmasının yarattığı sonucu ortaya koydu. Buna göre, kuralın uygulanması halinde, bir suçun örgüt adına işlendiği kabul edildiğinde gerçek içtima hükümleri uygulanarak fail işlediği suç ile birlikte örgüte üye olma suçundan da cezalandırılmaktaydı.

AYM değerlendirmelerini, ceza yaptırımlarına ilişkin düzenlemelerin öngörülebilir ve erişilebilir olması gerekliliği üzerinden yaptı. İptali istenen kuralda yer alan “örgüt adına işlenen suç” kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığı anlaşıldı. Niteliğine ya da ağırlığına bakılmaksızın, herhangi bir suçun örgüt üyesi olmayan bir kişi tarafından bir örgüt adına işlendiği değerlendirildiğinde, kişiler ayrıca örgüte üye olma suçundan da cezalandırıldığı belirtildi.

AYM’ye göre bu hüküm, son derece ağır bir itham ve ceza öngören bir suçun kapsamını ölçütleri belirsiz olacak biçimde genişletmektedir. Öte yandan, yargı makamlarının da “örgüt adına işlenen suç” kavramını her somut olayın özelliklerine göre farklı yorumladıkları ve belirliliğin yargısal yorumla da sağlanamadığı kararda belirtildi. İlke olarak kişinin silahlı örgüte üyelikten cezalandırılabilmesi için eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu gibi kriterler üzerinden değerlendirme yapılmaktadır. Örgütle organik bir bağının bulunduğu ve örgütün hiyerarşik yapısı içinde bilerek ve isteyerek hareket ettiği yeterli bir gerekçeyle gösterilmeli. İptali istenen hüküm uygulandığında; silahlı örgüte üye olma suçu bakımından aranan bu gibi şartlar, örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç işleyen bir kimse yönünden aranmamakta. Bunun sonucu olarak da örgüt üyesi ve örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler arasında herhangi bir ayrım yapılmamakta ve örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç işleyen bir kimse de örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır. AYM’nin iptali istenen hükme yönelik yaptığı bir diğer değerlendirme de bu şekildeydi.

Dolayısıyla bir kimse, silahlı örgütle zayıf da olsa bir şekilde bağlantısı bulunduğu iddia edilen bir suç işlediği gerekçesiyle, örgütle bağlantısı açıkça ortaya konulmaksızın, işlediği suçun yanı sıra örgüt üyeliğinden de cezalandırılmaktaydı. Bu durum, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden oluyordu.

İtiraz konusu kuralın, örgüt üyeliğine dair herhangi bir somut delil bulunmadan ve işlenen suçun niteliği ve ağırlığı itibarıyla örgütün amacına ne surette katkıda bulunduğu da dikkate alınmadan kişilerin örgüte üye olmak gibi son derece ağır bir suçtan cezalandırılmalarına neden olacak şekilde geniş yorumlanmaya müsait olduğu kanaatine varıldı. Dolayısıyla AYM, kuralın kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaştı.

Sonuç olarak;

• TCK’nın 220. maddesinin 6. fıkrasının ilk cümlesi Anayasa’nın 38. maddesine aykırı bulunarak İPTAL edildi.

• Anayasa’nın 38. maddesi yönünden yapılan incelemeyle aykırılık saptandığından ayrıca Anayasa’nın 2. ve 13. maddeleri yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmedi.

• TCK’nın 220. maddesinin 6. fıkrasının ilk cümlesinin iptali ile uygulama imkanı kalmadığından aynı fıkranın ikinci ve üçüncü cümleleri de iptal edildi.

• İptal nedeniyle doğacak hukuksal boşluk, kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden KARARIN DÖRT AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE karar verildi.


Bültendeki tüm yazıları incele

Space her yerde!

Space uygulamasını istediğin cihazda kullan. Hem de ileri web uygulaması olarak.