Sosyal medya paylaşımı sebebiyle tazminat ödenmesi hukuka aykırı bulundu

Anayasa Mahkemesi, öğrencilerin taciz edildiği yurtlarla bağlantılı olan vakıf ile Şirket arasındaki mali destek ilişkisini hedef alan sosyal medya paylaşımlarını ifade özgürlüğü kapsamında kabul etti.

  • Ömer Batuhan Uçmak

  • Kasım 30, 2023

Sosyal medya paylaşımı sebebiyle tazminat ödenmesi hukuka aykırı bulundu

Somut olayda, bir vakıfla bağlantılı olan yurtta kalan bazı öğrencilerin yurt sorumlusu öğretmen tarafından tacize uğradığına ilişkin bir haber yayımlanmıştı. Haberin ardından davacı Şirket ile vakıf arasında mali destek ilişkisinin bulunduğuna ilişkin iddialar üzerine başvurucu bahse konu mali destek ilişkisini hedef alan bir paylaşımda bulundu.

Davacı T. telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren ve toplumsal sorumluluk kampanyalarına destek sağlayan bir şirket. 2016 yılında yurt sorumlusu öğretmenin öğrencilere tacizde bulunduğuna dair bir haber yayımlanmıştı. Öğretmen kısa sürede tutuklanıp yargılanmıştı. İlgili yurdun bağlı olduğu vakıf ile davacı şirket arasında mali destek ilişkisinin bulunduğu iddiaları gündeme gelmiş ve haberlere konu olmuştu.

Başvurucu anılan haberin ardından “Pedofili destekçisi ve sansürcü @… olan ile 16 yıllık sözleşmemi iptal ettirdim. #sansür… @Boykot…” şeklinde bir gönderi paylaştı.

Davacı ise söz konusu paylaşım sebebiyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiası ile manevi tazminat davası açtı. Davacı, uzun yıllardır öğrencilere burs sağladığını, vakıfları değil öğrencileri desteklediğini, bir vakfa ait bir yurtta yaşanan cinsel istismar olayının sosyal medyada çarpıtılarak bir karalama kampanyasına dönüştürüldüğünü ve kişilik haklarının zedelendiğini belirterek manevi tazminat talebinde bulundu. İlk derece mahkemesi ise davacının kişilik hakları ve ticari itibarinin zedelenmesi sebebiyle davayı kısmen kabul etti.

İstinafa taşınan dosyada Bölge Adliye Mahkemesi, başvurucunun davacıyı pedofili destekçisi olarak itham ettiğini belirtti ve bunun doğrudan davacının saygınlığına ve şöhretine yönelik bir saldırı olduğuna karar verdi.

Başvurucu, davacı şirketin ilgili vakif tarafından yürütülen bir organizasyona sponsor olduğunun öğrenilmesi üzerine durumun tepkiyle karşılandığını ve kendisinin bu durumu eleştirdiğini, paylaşımın olgusal temelleri olan bir değer yargısı niteliğinde olduğunu, davacının bir şirket olması sebebiyle eleştiriye katlanma yükümlülüğünün daha geniş olduğunu, paylaşım sebebiyle tazminat ödemesinin ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu ve benzer davalarda da aleyhe tazminata hükmedilmediğini belirtti. Bakanlık ise görüşünde, ifade özgürlüğü ile itibar hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

AYM ilk olarak aynı olaya ilişkin benzer nitelikte bir paylaşımı Ceyhun Tunç kararında incelediğini belirtti. Ceyhun Tunç kararında, paylaşımın yapıldığı dönemde şirketin vakfa mali destek verdiği haberlerinin güncel olduğu, haberdekinden farklı bir iddiada bulunulmadığı ve kullanılan ifadelerin olgusal temelli bir değer yargısı olduğuna hükmetti. Başvuru konusu paylaşımın da Ceyhun Tunç başvurusuna konu paylaşım ile aynı dönemde yapıldığı, bu ifadelerin de olgusal bir temeli olduğu ve birer değer yargısından ibaret olduğu vurgulandı.

AYM; başvurucunun, vakfın kampanyasına Şirket tarafından destek verilmesinin çocuk istismarına destek anlamına geleceğini sert ve kışkırtıcı bir dille ifade ettiğini de saptadı. AYM’nin birçok kararında ifade özgürlüğünün sadece kabul gören ve zararsız bilgiler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunun vurgusu yapıldı. Paylaşıma konu ifadelerin her ne kadar rahatsız edici nitelikte olsalar da ifadelerin davacının ticari itibarından ziyade temelde vakıf ve davacı arasındaki mali destek ilişkisini hedef alarak davacı üzerinde bir baskı oluşturmayı amaçladığı değerlendirildi.

Sonuç olarak; davacının kendisine yönelen eleştirilere herhangi bir kimseye göre katlanma yükümlülüğünün daha fazla olduğu belirtilerek mahkemelerin ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ve dolayısıyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğunu yeterli bir gerekçe ile ortaya koyamadığına karar verildi. Bu noktada AYM, Anayasa’nın 26.maddesi kapsamında başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.

Kararın detayları için tıklayınız.


Bültendeki tüm yazıları incele

Space her yerde!

Space uygulamasını istediğin cihazda kullan. Hem de ileri web uygulaması olarak.