Anayasa Mahkemesinin (“AYM”) önüne bireysel başvuru yoluyla gelen olayda, tiyatro sanatçısı ve yazar olan başvurucu Orhan Aydın, Twitter hesabı üzerinden:
• 6.3.2016 tarihinde “Yemlediğiniz [R.Z.nin] İran’daki partneri [B.Z.] idama mahkum ediliyor, siz halen bu rezilin koynundan çıkmıyorsunuz.” ve
• 11.3.2016 tarihinde “[R.Z.] Türkiye’deki tüm mal varlıklarını satışa çıkarmış. Alan da şerefsizdir, hırsızdır, talancıdır aracı olan da.” paylaşımlarını yapmıştır.
Bunun üzerine olaylar tarihinde ülke çapında tanınan, takip edilen bir şahsiyet olan R.Z. söz konusu paylaşımları nedeniyle başvurucu hakkında kişilik haklarına saldırdığı iddiasıyla manevi tazminat davası açmış ve her bir tweet için ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesi, başvurucunun ilk paylaşımındaki “rezil” ifadesinden kaynaklı olarak 3.000 TL manevi tazminat ödenmesine ve ikinci paylaşım yönünden kişilik haklarına saldırının gerçekleşmediği değerlendirmesi ile manevi tazminat talebini reddine karar vermiştir.
Sırasıyla yapılan istinaf ve temyiz talepleri ise reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu, aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ve kararın gerekçesiz olmasının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği gerekçeleriyle AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştur.
AYM’nin değerlendirmesine göre;
Başvurucunun, tartışılmasında kamu yararı bulunan bir konuya ilişkin olarak başvuru konusu ifadeleri sarf ettiğinde şüphe bulunmamaktadır. İfadelerin paylaşıldığı dönemde gerçekten de dünya basınına da yansıdığı üzere, davacı R.Z. ile B.Z. hakkında söz konusu yargılamalar bulunmaktadır. Dolayısıyla paylaşımların olgusal temeli bulunduğu söylenebilecektir. Başvurucunun ilk paylaşımında; davacı R.Z. ve B.Z. arasında analoji yaparak Türkiye'de davacı hakkındaki iddiaların derinlemesine araştırılmaksızın, beraatine karar verilmesi eleştirilmiştir. İkinci tweetinde ise; yolsuzluk, kara para aklama, altın kaçakçılığı gibi suçlara karıştığı iddia edilen davacıya ait mal varlığını satın alanların da bu suçlara ortak olacakları imasıyla bunları satın alması muhtemel üçüncü kişileri eleştirmiştir.
Kullanılan dil ve üslup, ifadelerin muhatabı olan davacı açısından rahatsız edici olsa da AYM’nin pek çok kararında da benimsediği üzere ifade özgürlüğüne gerekçesiz olarak ya da AYM’nin önceki kararlarıyla da ortaya koyduğıu kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahaleler Anayasa’ya aykırılık teşkil eder. Derece mahkemeleri, başvuruya konu ifadelerin kullanıldığı dönemdeki şartları, bağlamını, davacının toplumsal konumunu, uluslararası arenada davacı hakkında dünya gündemini meşgul eden yargılamaları tartışmadan başvurucunun ilk tweetinin hakaret suçunu oluşturduğu sonucuna varmış ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Kararda gösterilen gerekçe, ifade özgürlüğüne müdahale edebilmek yönünden ilgili ve yeterli değildir. Başvurucunun ifade özgürlüğü ile davacının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurduğundan bahsedilemeyecektir.
Açıklanan nedenlerle başvurucunun ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine ve başvurucunun talep ettiği üzere tarafına 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Karara buradan ulaşabilirsiniz.